Sulperazon
  Bloglara Yönelik Seo İçin 25 İpucu
 

Günümüzde artık neredeyse herkesin bir blogu var ancak görünüşe bakılırsa blog sahiplerinin pek çoğu bloglarını hem okurları hem de arama motorları için optimizasyon etmek adına atılması gereken adımları atmıyor. Bloglar her ne kadar kurumlara yönelik olabileceği kadar, öğle yemeğinde yediğiniz dürümün ne kadar güzel olduğu ya da geçen gün gittiğiniz lokantadaki servisin ne kadar kötü olduğunu yazabileceğiniz kişisel bir blog da olabilir.

Ancak blogunuz ister kurumsal olsun ister kişisel, blogunuzu hem okurlarınız için hem de arama motorları için optimize ettiğinizden emin olmalısınız. Ne de olsa ziyaretçilerinizin sitenize tekrar tekrar gelmesini istiyorsunuz, öyle değil mi? Ne yazık ki, optimizasyon halen pek çok blog sahibinin dikkat etmediği bir element olarak görünüyor. Hatta son derecede kaliteli ve yoğun içerik sunan bazı blogların bile sırf bazı temel optimizasyon çalışmalarını yapmadığı için alması gerektiği ziyaret sayısından yoksun kaldığını görüyoruz.

Yeni bir blog teması tasarlarken, blog tasarımcılarının pek çoğu blogunuzu kendi zevklerine göre tasarlayacaklardır. Ancak ne yazık blogcuların şansına, blog tasarımcılarının pek çoğu SEO konusunda pek bilgi sahibi değillerdi, bunun anlamı da kullandığınız blog tasarımı arama motoru sıralamanıza zarar veriyor olabilir. Okurlarınızın gözünde mükemmel görünen bir tasarıma sahip olabilirsiniz, ancak eğer blogunuz blogunuz arama motorlarının doğal sıralamasında üst sıralarda yer almıyorsa, yeni ziyaretçilerin sitenizi bulmaları zor olabilir.

Ayrıca blogunuzu kullanıcı deneyimi için optimize ettiğinizde, onu okurlarınızın geri dönmesi ve blogunuza katkıda bulunmasını kolaylaştırmış olursunuz. Blogunuza tekrar tekrar gelen ziyaretçiler, blogunuzun kaymağıdır, bu yüzden de aşağıdaki ipuçlarını takip ederek, onlara güzel bir kullanıcı deneyiminin yanısıra, blogunuza yeniden gelmek istemelerine yol açacak araçları da vermiş olursunuz.

İşin iyi tarafı, eğer blogunuzun arama motorlarındaki sıralamasını iyileştirirken kullanıcı deneyiminden ödün vermek istiyorsanız, kontrol edebileceğiniz – ve olası hataları giderebileceğiniz – pek çok unsur mevcuttur. Bu unsurların bazıları, blogunuzun arama motorları tarafından arşivlenmesinin önüne bile geçebilecek kadar ciddi olabilirler.

İşte bu sebeple aşağıdaki ipuçlarını uygulayarak blogunuzu hem kullanıcılarınız hem de arama motorları için optimize edebilirsiniz.

1) Ön tanımlı temayı kullanmayın – Görünüm önemlidir

WordPress ile birlikte gelen ön tanımlı temayı kullanan bir site gördüğümde deliriyorum. Eğer paranız varsa bir tasarımcı ile anlaşın ve sizin için blogunuza özgün bir tasarım yapmasını sağlayın. Ya da hiç olmadı, İnternet üzerinde bulabileceğiniz yüzlerce ücretsiz WordPress temasından birini kullanın.

2) Kötü renk şemalarını kullanmayın

En sevdiğiniz renkler parlak pembe ve limon yeşili olabilir ancak okurlarınızın ne tür renk şemalarından hoşlanabileceklerini bir düşünün. Bu tip bir renk şeması gençlere yönelik olan bir dedikodu sitesinde işe yarayabilir ancak erkek kıyafetlerine ya da kurumsal bir bloga kesinlikle yakışmayacaktır. Aynı şekilde oyuncular da Xbox 360′a yönelik bir blog için siyah arkaplandan başka hiçbir arkaplanı kullanmayı düşünmezler ancak aynı arkaplan, ailelere ya da hamilelere yönelik bir blog üzerinde berbat duracaktır. Bu sebeple de blogunuzun kategorisindeki diğer siteleri inceleyip onlardan ilham alarak kendi kategoriniz için en doğru renkleri bulmak için biraz zaman harcayın ve bunu yaparken de kullanıcı deneyimini ve onların beklentilerini aklınızdan çıkarmayın.

3) RSS

Blogunuzda RSS’nin etkin olduğundan emin olun. Barındırılan pek çok blog hizmeti otomatik olarak RSS hizmeti bermemektedir, o yüzden de kendi RSS beslemenizi blogunuza eklediğinizden emin olun ve RSS linklerinin blogunuzda görünen bir yerde olduğundan emin olun. RSS linklerini sayfanızın en altına yerleştirmeyin ya da “Hakkımızda” sayfasına gömmeyin. Tüm abonelik linklerini blogunuzun sidebar kısmına yerleştirin, zira ziyaretçileriniz bu tip linkler için otomatik olarak o kısma bakacaklardır. Eğer Google Feedburner kullanıyorsanız, ilgili uygulamanın sunduğu MyBrand özelliğini de kullanmaktan çekinmeyin. Bu sayede kendi RSS beslemenizi kendi sunucunuz üzerinde barındırabilirsiniz.

4) RSS Abonelik Düğmeleri Kullanın

Evet, insanlar bir bloga abone olmak istediklerinde, gözleri o turuncu renkli standart RSS logosunu arayacaktır. O yüzden siz de blogunuzda RSS için görsel seçiminde herkes tarafından bilinen bu tip logoları kullanmaya çalışın. Eğer onların abone olmalarını zorlaştırırsanız, bir çoğu blogunuza abone olmakla uğraşmayacaktır. FeedButton servisi çok sayıda RSS toplayıcı ve feed okuyucu düğmelerini tek bir düğme üzerinden blogunuza eklemenize yardımcı olacaktır.

5) Yazılarınızın E-mail ile alınabilmesini sağlayın

Bazı insanlar ne yaparsanız yapın bir türlü RSS kullanmak istemezler. O yüzden onları da göz önünde bulundurarak blog yazılarınızın kendilerine elektronik posta aracılığı ile iletilebilmesini sağlayın. Bunu sizin için sağlayacak en önemli servislerden birisi FeedBlitz uygulamasıdır ancak bu uygulamanın yanısıra diğer bazı uygulamaları da kullanabilirsiniz.

6) Yazının tamamını mı yoksa özetini mi kullanacağınıza karar verin

Beslemeleriniz üzerinde yazılarınızın tamamını mı yoksa özetini mi yayımlıyorsunuz? Bu tamamen bireysel bir tercih olup blogunuzun kategorisine göre değişmektedir. Bunun için dilerseniz okurlarınıza iki farklı besleme sunabilirsiniz. Bunlardan birisi, yazılarınızın tamamının görüneceği ancak besleme içerisinde reklamların da yer alacağı bir besleme, bir diğeri de içerisinde reklamların yer almadığı ancak abonelerinizin yazının tamamını okuyabilmeleri için sitenizi ziyaret etmelerini zorunlu kılan besleme. Ancak yine dediğim gibi bu tamamen sizin ve okurlarınızın tercihine kalmış bir durum.

7) İlgi Çekici Özetler / Tanımlamalar Kullanın

Eğer RSS beslemelerinizde özet kullanıyorsanız, o zaman okurlarınızı ilgili yazının devamını okumalarına teşvik edecek tanımlamalar kullanın. İlk X adet kelimenin beslemede görünmesi yerine bu yöntemi tercih ederseniz, daha çok kişinin beslemedeki linke tıkladığını göreceksiniz. Burada kendi yeteneğinizi kullanarak ilgi çekici ancak kullanıcıları yanıltmayan tanımlamalar yapmaya özen gösterin.

8) Nasıl yazdığınıza dikkat edin

En beğendiğim blogculardan birisinin ne yazık ki herhangi bir paragraf mantığı olmadan tek bir paragraf altında çok uzun yazılar yazmak gibi kötü bir alışkanlığı var. Onun blogunu okurken eğer bir saniyeliğine gözlerimi monitörden ayırırsam, yazdığı 1.000 kelime arasında nerede kaldığımı tekrar bulabilmem mümkün olmuyor. Bunun sonucunda da onun bloglarını ne yazık ki istediğim kadar çok okuyamıyorum çünkü onun blogunu okumak gerçekten çok sancılı bir süreç haline geliyor.

9) Yazım dilinize dikkat edin

Yazım dilinizden de bahsetmem gerek diye düşünüyorum. İnternet tarayıcınızda bulunan yazım denetimini kullanın ve yazınızı yayımlamadan önce yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyun. Yazarken acele etmeyin. Yazdığınız her kelime mükemmel olacak diye bir kural yok elbette ancak ne zaman blogumu yayımladıktan sonra yaptığım bir yazım hatası ile karşılaşırsam kendime çok kızıyorum. Aynı şey başkasının yazılarını okurken de geçerli. Eğer bir blogda ardı arkası kesilmeyen yazım hataları ile karşılaşırsam, bir süre sonra ilgili bloga olan aboneliğimi sonlandırıyorum.

10) Tipografi önemlidir

Sitenizde kullandığınız yazıtipinin okuması kolay olduğundan emin olun. Bazı blogcular kendi el yazılarının özel bir yazıtipine dönüştürülmesinin ya da yine alışılmışın dışında anahatların sitelerinde kullanılmasının güzel olduğunu düşünüyorlar. Ancak ne yazık ki herkes onların sitelerinde kullandığı yazıtiplerine sahip değil ve eğer ziyaret ettiğiniz web sitesinin sahibinin tercih ettiği yazıtipi sisteminizde bulunmuyorsa, o zaman muhtemelen Times New Roman yazıtipini göreceksinizdir ve bu yazıtipi blogunuzun görünümünü gerçekten mahvedebilir. Bu yüzden bunun yerine herkesin sisteminde yer alan ve standart yazıtipi boyutlarına sahip yazıtipi kullanmayı tercih edin.

11) Navigasyonu unutmayın

Blogunuz daha büyük bir sitenin bir parçası mı? Sadece blogunuzun ana sayfasına link vermeyin. Blogunuzda yer alan en son yazıları sidebar üzerinde görüntüleyerek ana sitenizi ziyaret eden ziyaretçilerin blogunuza da göz atmalarını teşvik edin.

12) Sunucunuz ne kadar hızlı?

Beğendiğim bir diğer blog ne yazık ki çok yavaş çalışıyor ve ne zaman RSS beslemelerindeki herhangi bir linke tıklasam, uzun bir süre beklemek zorunda kalıyorum. Sırf sunucu şirketiniz, bir web sitesinin yüklenmesi için 30 saniyenin tümüyle normal olduğunu söylüyor diye ziyaretçilerinizi kaybetmeyin. Onun yerine kullandığınız sunucu şirketini değiştirin.

13) Aşırı derecede widget kullanmaktan kaçının

İnternet üzerinde hiç şüphesiz çok sayıda kullanışlı widget yer alıyor. Ancak çok sayıda JavaScript kullanılmasının sitenizi yavaşlatabileceğini asla unutmayın. Sırf güzel görünüyor diye widget kullanmak yerine ilgili widget’ın sitenizde kesinlikle yer alıp almaması gerektiğini sorgulayın.

14) Açıklayıcı başlıklar kullanın

Bazı blog yazılımları, sayfaların başlıklarının gereğinden uzun olmasına yol açıyorlar ve bu da başlıkları daha iyi optimize edilmiş bir bloga oranla daha düşük tıklanma oranı ile sonuçlanıyor. Eğer sizin blogunuzun başlığı da “Emrah’ın Teknoloji Endüstrisi’ne Yönelik Haberlerinin Yer Aldığı Blog – Yeni Yıl İçin Yeni Xbox 360 Oyunları Duyuruldu” gibi bir başlıksa, o zaman onu “Yeni Yıl İçin Yeni Xbox 360 Oyunları Duyuruldu” olarak değiştirmelisiniz. Eğer blogunuz halihazırda çok sayıda kişinin ziyeret ettiği iyi bir blog değilse, o zaman uzun başlıklar kullanarak arama motorlarının başlığın önemli bir kısmını kırpmasına yol açmasına ve bu yüzden de ilgili sayfanın asıl başlığının görünmemesine yol açmış olursunuz. Ayrıca başlıklarınızın da açıklayıcı olmasına çalışın ve ziyaretçilerinizin blogunuzun başlığına baktığında ilgili blogun ne ile ilgili olduğunu sorgulamamalarını sağlayın. Blogunuz henüz yeni iken ve az sayıda ziyaretçiniz varken optimize edilmiş başlıklar kullanmak hem okunurluğunuzu hem de bulunabilirliğinizi arttıracaktır.

15) CSS Kodunuzu İnceleyin

Blogların birçoğu o özgün görünümü yaratmak için gereğinden fazla CSS kodu kullanırlar. Her ne kadar İnternet üzerindeki temaların pek çoğu tüm CSS kodlarını harici bir CSS dosyası üzerinde tutsa da, bazı blog tasarımcıları halen CSS kodlarını sayfaya gömmeyi tercih ediyor. CSS’nizi harici bir dosyada tutmazsanız, sayfanın en önemli kısmı, yani içeriğin kendisi, HTML kodunuzda çok daha aşağılarda yer alacağından, arama motorlarının ilgili koda ulaşması da zorlaşacaktır.

16) Sık Sık Yazın

Ne kadar sık yazarsanız, Googlebot sitenizi de yeni yazı yazıp yazmadığını kontrol etmek için o kadar sık ziyaret edecektir. Eğer ayda yılda bir yazarsanız, Google’ın sitenizi ziyaret etmesi zaman alacaktır. Google, düzenli olarak güncellenen siteleri sever, bu yüzden de Google’ı bu anlamda tatmin etmek yerinde olacaktır.

17) Linklerinizi Paylaşın

Eğer başka bir sitede duyduğunuz bir hikaye hakkında yazıyorsanız, o zaman ilgili yazıya hem siteniz üzerinden link vermeyi, hem de ilgili yazının bulunduğu sayfaya yorum kısmından katkıda bulunmayı ihmal etmeyin. Bunu yaparsanız, diğer blog yazarlarını kendi blogunuzdan haberdar etmiş olursunuz. Ayrıca bu sayede ilgili yazarların sizin yazılarınıza link verme olasılığını da arttırmış olursunuz.

18) Anchor metnine dikkat edin

Bir başkasının bloguna link verdiğinizde, hatta bu kendi siteniz üzerinde yer alan bir başka blog yazısı bile olsa, link verirken kullandığınız metne dikkat edin. “Buraya tıklayın” yerine ilgili blogun başlığına ya da ilgili sayfayı özetleyen bir cümle üzerinden link vermeye çalışın.

19) Özgün Yazılar Yazın

Blogcular diğer blogculara link vermeyi severler. Eğer bir başkasının yazdığını kopyalamak yerine özgün blog yazıları yazarsanız, bir başkasının sizin yazılarını ilgi çekici bulması ve kendi blogu üzerinden sizin blogunuza link vermesi ihtimalini arttırmış olursunuz. Size link veren blogu okuyan bir diğer blogcu da sizin sitenize ulaşıp doğrudan size link vermeyi düşünebilir ve bu böyle sürüp gider ve eğer şanslıysanız, yazdığınız blogun kısa bir süre içerisinde pek çok site tarafından link almasını sağlamış olursunuz.

20) İlgili Yazılar Eklentisini Kullanın

Bu tip yazılar ziyaretçilerinizi sitenizde tutmakla kalmaz, ayrıca blogunuz üzerindeki diğer eski yazılara link vererek arama motorları tarafından fark edilebilmelerini sağlarsınız. Genellikle eski yazılar arşiv sayfaları içerisinde kaybolur gider ancak onlara link verirseniz ilgili yazıların arama motorlarındaki sıralamasını olumlu yönde etkileyebilirsiniz. Kullandığınız bloglama platformuna göre değişen ve bu amaca hizmet eden çok sayıda eklenti mevcuttur.

21) Diğer sitelere ping gönderin

Yeni bir blog yazdığınızda, Technorati ve Feedburner gibi sitelere ping göndererek onları yeni blogunuzdan haberdar etmek isteyebilirsiniz. Ayrıca Google’ın Blogsearch uygulamasına da ping göndererek onların blogunuzu daha çabuk bir şekilde arşivlemelerini sağlayabilirsiniz. WordPress ve MovableType uygulamaları yeni bir yazı girdiğinizde otomatik olarak ping gönderimini desteklemektedir. Ayrıca Ping-o-Matic servisi de ping göndermek istediğiniz servisleri seçmenize olanak sağlar.

22) Kendi alan adınızı satın alın

Ücretsiz blog barındırma şirketinin sonsuza kadar varolacağını sanmayın. Eğer bir gün blogunuz popüler olur ve herkes tarafından saygı görmeye başlarsa ancak ardından blogunuzu barındırdığınız firmanın iflas ettiğini duyarsanız ne yaparsınız? Arama motorlarının sizin blogunuzu daima sorunsuz bir şekilde bulabilecekleri bir alan adı sahibi olmanız gerekmektedir. Bu sayede en azından kullandığınız ücretsiz blog barındırma şirketi bir sebeple işlevsiz hale gelirse, en azından arama motorlarının arşivlerine eklediği alan adını kullanarak bir başka sunucu üzerinde çalışabilirsiniz. Hem Google Blogger, hem de WordPress, kendi alan adınızı kullanmanıza ancak blogunuzun onların sunucuları üzerinde barındırılmasına izin vermektedir.

23) Trackback ve yorum spamcilerine dikkat edin

Google ve Yahoo!’nun bir anda sitenize yüzlerce spam içerikli sitenin link vermiş olduğunu görmek istemeziniz. WordPress için Akismet eklentisini kullanarak bu tür spamcilere karşı güçlü bir koruma sağlamış olursunuz.

24) Güzel bir URL yapısı kullanın

www.blogsiteniz.com/?p=123 gibi bir URL yapısı kullanmayın. Çoğu bloglama platformu o standart numaralandırılmış URL yapısını daha arama motoru dostu sürümleri ile değiştirmenize olanak sağlamaktadır. Eğer kullandığınız blog platformu bu tip bir değişikliği sağlamıyorsa, yol yakınken kullandığınız platformu değiştirmenizi öneririz.

25) Düzgün kategoriler kullanın

Bir yazı yazdığınızda ilgili yazıyı 1 ila 3 arasında bir kategori altına dahil edin. Örneğin, Grey’s Anatomy hallında yazacağınız bir yazı, “Grey’s Anatomy” ve “ABC” kategorilerine giebilir. Ancak ilgili yazıyı 10 farklı kategori altına ekleme hatasına da düşmeyin kesinlikle. Eğer yazılarınızı doğru kategoriler altına yerleştirirseniz, ileride hem ziyaretçilerinizin hem de arama motorlarının yazınıza daha kolay ulaşmalarını sağlamış olursunuz.

Her ne kadar bazı blogcular, arama motorlarında iyi sıralara gelmenin öyle ya da böyle mümkün olacağını, bunun için tek yapmak gereken şeyin sabırla beklemek olduğunu söyleseler de, bu süreci hızlandırmak elimizde iken bunu neden yapmayalım? Bir blogcu sitesini arama motorları için optimize etmek istediğinde pek çok zorlukla karşılaşacaktır, ancak daha yolun başındayken doğru adımları atarak bu zorlukları en aza indirmiş olursunuz.

Arama motorları için blog optimizasyonuna yönelik hazırlanan bu 25 ipucu dışında sizin de önerebileceğiniz ipuçları var mı? Bu 25 ipucunun dışında listeye giremeyen başka ipuçları da vardı ancak listeyi 25 adet ile sınırlandırdığım için onları listeye eklemedim. Buna rağmen diğerlerinin konu ile ilgili neler düşündüklerini duymak isterim. Yorumlarınızı bekliyorum.

Bu yazı Search Engine Land yazarı Jennifer Slegg‘in ilgili yazısından Türkçe’ye çevrilmiş olup, SEOmium ekibinin görüşlerini yansıtmayabilir.

 
  Bu Gün 25 ziyaretçi (32 klik) Kişi Bizi Ziyaret Etmiş  
 
Siteni Ekle Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol